BAĞLAMA TARİHİ
BAĞLAMA TARİHİ
Yapı olarak sap boyuna göre daha küçük bir gövdeden oluşan “uzun lutlar” (long – luthes) sınıfına giren bu çalgının oldukça uzun bir geçmişi vardır. İngilizce “Luth” Arapça “el- ud” dan gelmektedir. Endülüs kültürü aracılığıyla bu isim Avrupa kültüründe Luth, lauda veya lauta gibi adlara dönüşmüştür.Bağlama benzeri çalgıların Anadolu’da bulunan en eski örnekleri m. ö. 1680 – 1375 Eski Hitit Dönemine aittir. Zincirli ve Kargamışta döneme ait kabartma taş levhalar üzerinde bu tip çalgılara rastlanmıştır. Frigler, Lidyalılar, Urartular tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
Bağlama benzeri çalgıların batıya getirilişlerinde Türk’lerin aracılığı etkili olmuştur. Kırgız Türk’lerinin kullandığı bu çalgının iki telli olup perdeleri yoktur. Günümüzde perdeli örneklerine “dutar (iki telli)” denilmektedir.
Asya Türkleri bağlama tipi telli çalgılara “kopuz” yada “komis” adını vermektedir Asya kopuzlarında tel sayısı ikiden fazla olanlara da (tanbura anlamında) “dambra” yada “dombra” denilmektedir. Gürcüler ise “pondur” demektedirler.
Balkanlardan başlayarak Anadolu, Suriye, Irak, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Asya‘ya uzanan bölgede karşımıza çıkan bu tür çalgıların yayılmasında Osmanlı Türklerinin etkili olduğu anlaşılmıştır.
Balkanlardaki uzun saplı çalgı kültürünün yaygınlaşmasında batıya doğru olan yayılmada Osmanlı’ ların iskan politikalarının etkili olduğu anlaşılıyor.
Anadolu sazlarındaki adlamaların önemli kaynaklarının başında halk ozanlarının şiirleri gelmektedir. Yunus Emre (XIII yüzyıldan) başlayarak kopuz, çeşte (sestar – altıtelli) tambura, cura, bağlama, saz, çogur gibi adların bu metinlerde geçtiği görülür. Aşık Veysel, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu gibi ozanlar bu sadık dost için şiirler söylemişlerdir.
Evliya Çelebi (XVII yüzyıl) den de telli çalgılarımıza ilişkin bilgiler derlenebilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder